Back Index Next

Yine aynı eserde yazar kendi rivayet zinciriyle Ebu Meryem'den, o da İmam Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet eder: "Müt'a nikâhı, hakkında ayet indiği gibi, Peygamberimiz tarafından bir sünnet olarak da uygulanmıştır."

Yine el-Kâfi adlı eserde müellifin kendi rivayet zinciriyle Abdurrahman b. Ebu Abdullah'tan şöyle rivayet ettiği nakledilir: "Ebu Hanife'nin, İmam Sadık'a müt'a hakkındaki görüşünü sorduğunu duydum. İmam, 'İki müt'adan hangisini soruyorsun?' dedi. Ebu Hanife 'Hac müt'asını sana sormuştum. Şimdi ise müt'a-i Nisâ=kadınları müt'a yapmak hakkında bana bilgi ver. Bu uygulama doğru mu?' dedi. İmam 'Subhanellah! Sen Allah'ın kitabındaki: 'O hâlde ne zaman onlarla müt'a nikâhı yaptınızsa, ücretlerini bir farz olarak verin.' ayetini okumadın mı?' dedi. Ebu Hanife 'Vallahi, sanki bu ayeti hiç okumamış gibiyim.' dedi." (Füru-u Kafi, c.5, s.449, h:6)

Tefsir-ul Ayyâşî'de Muhammed b. Müslim'e dayanılarak verilen bilgiye göre İmam Bâkır (a.s) şöyle diyor: "Cabir b. Abdullah Resulullah'ın (s.a.a) siretinden konuşurken şöyle dedi: 'Sahabeler Peygamberimiz ile çıktıkları savaşta Peygamber onlara müt'a nikâhını helâl kıldı, onu yasaklamadı.' Hz. Ali (a.s) bu meselede 'Eğer İbn-i Hattab'ın (Ömer'in) benden önceki yasaklaması olmasaydı, kötü kişiden[15] başka hiç kimse zina etmezdi.' dedi. İbn-i Abbas ise şöyle derdi: Yüce Allah 'O hâlde ne zaman onlarla (belirli bir süreye kadar) müt'a nikâhı yaptınızsa, ücretlerini bir farz olarak verin.' buyuruyor. Şu adamlar bu uygulamayı inkâr ediyorlar. Oysa Peygamberimiz onu helâl kıldı, yasaklamadı." (c.1, s.233, h:85)

Yine Tefsir-ul Ayyâşî'de Ebu Basir kanalıyla müt'ayla ilgili olarak İmam Bâkır'dan (a.s) şöyle rivayet edilir: "Müt'a hakkında 'O hâlde, ne zaman onlarla müt'a nikâhı yaptınızsa, ücretlerini bir farz olarak verin. Mehir kesiminden sonra, karşılıklı anlaşmanızda size bir günah yoktur.' ayeti inmiştir. Kadın ile aranızda kararlaştırdığınız süre sona erdiğinde sen ona, o da sana artırma yapabilirsiniz. Erkek, kadının rızası ile yeni bir süre için seni kendime helâl kıldım, der. O kadın bekleme süresi dolmadan başkasına helâl olmaz. Onun bekleme dönemi iki aybaşı dönemidir." (c.1 s.233, h:86)

Şeybani'nin verdiği bilgiye göre "Mehir kesiminden sonra, karşılıklı anlaşmanızda size bir günah yoktur." (Nisâ, 24) ayeti hakkında İmam Sadık ile İmam Bâkır (her ikisine selam olsun) şöyle diyorlar: "Bu şöyle olur: Erkek kadının ücretini artırır, kadın da onun süresini artırır."

Ben derim ki: Ehl-i Beyt İmamlarından (hepsine selam olsun) gelen bu anlamdaki rivayetler sayıca çok ve mütevatirdir. Biz bir kaç seçme örnek sunduk. Bu rivayetlerin tümünden haberdar olmak isteyenler hadis kaynaklarına başvursunlar.

Müt'a Ayetinin "İla Acelin Musemma" Yani "Belirli Bir Süreye Kadar" Şeklinde Olduğunu Bildiren Rivayetlerden Örnekler

ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde, İbn-i Ebu Hatem'e dayanılarak verilen bilgiye göre İbn-i Abbas şöyle diyor: "Müt'a nikâhı İslâm'ın ilk döneminde uygulanıyordu. Erkek yabancısı olduğu bir beldeye gidiyordu. Orada işlerini görecek ve eşyalarını koruyacak kimsesi olmuyordu. Bu yüzden ihtiyacını karşılayacağı süre içinde, eşyasını gözeteceği ve işlerini göreceği bir kadınla evleniyordu." [İbn-i Ebu Hatem devamla şöyle der:] "İbn-i Abbas [müt'a ile ilgili] ayeti 'ne zaman onlarla belirli bir süreye kadar müt'a nikâhı yaptınızsa...' şeklinde okurdu. Fakat bunu, 'muhsinîne ğayre musafihîne=iffetli olmak ve zina etmemek üzere' ayeti neshetmiştir. Bu ayette sözü edilen 'ihsân' erkeğin elinde idi. Erkek kadını istediği sürece nikâhı altında tutar, istediğinde onu boşardı." (c.2, s.139)

Hakim, el-Müstedrek adlı eserinde kendi rivayet zinciriyle Ebu Nadra'dan şöyle rivayet eder: "İbn-i Abbas'a 'O hâlde, ne zaman onlarla müt'a nikâhı yaptınızsa, ücretlerini bir farz olarak verin." ayetini okuduğumda, kendisi benim okuyuşumu düzelterek 'ne zaman onlarla belirli bir süreye kadar müt'a nikâhı yaptınızsa...' dedi. Ben kendisine 'Biz bu ayeti öyle okumuyoruz' deyince bana; 'vallahi, Allah onu böyle indirdi' dedi." (c.2, s.305)

Ben derim ki: Bu rivayeti ed-Dürrül Mensûr tefsirinde, Ebu Nadra'dan ve Abd b. Hamid'den, İbn-i Cerir'den ve İbn-i Enbari'den el-Mesahif adlı eserinde nakletmiştir. (c.2, s.140)

ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Abd b. Hamid ve İbn-i Cerir'e dayanarak kaydettiğine göre Katade, bu ayetin Ubeyy b. Kaab'ın kıraatine göre "O hâlde, ne zaman belirli bir süreye kadar onlarla müt'a nikâhı yaptınızsa, ücretlerini bir farz olarak verin..." şeklinde olduğunu söylemiştir. (c.2, s.140)

Sahih-i Tirmizi'de, Muhammed b. Kaab kanalıyla İbn-i Abbas'tan şöyle rivayet edilir: "Müt'a nikâhı İslâm'ın ilk döneminde uygulanıyordu. Adam tanımadığı bir beldeye geldiğinde kalmayı düşündüğü süre için bir kadınla evleniyordu. Bu kadın adamın eşyasını koruyor, işlerini yapıyordu. Bu uygulama, 'Yalnız eşlerine ve sahip oldukları cariyelerine hariç...' (Mü'minun, 6) ayetinin inişine kadar devam etti." İbn-i Abbas daha sonra şöyle dedi: "Bu iki şık dışındaki bütün cinsel organlar haramdır." (c.3, s.460, h:1122)

Ben derim ki: Bu rivayet müt'a nikâhı hakkındaki ayetin Mekke döneminde neshedilmiş olmasını gerektirir. Çünkü Mü'minun suresindeki ayet Mekke döneminde inmiştir.

Hakim'in el-Müstedrek adlı eserinde yer aldığına göre Abdullah b. Ebu Melike şöyle diyor: "Ayşe'ye (raziyellahu anha) müt'a-i nisâ yani kadınlarla müt'a nikâhı meselesini sordum. Bana 'Benimle sizin aranızda Kur'an vardır' dedikten sonra, 'Onlar ki ırzlarını korurlar. Eşlerine ve sahip oldukları cariyelerine karşı müstesna... Onlar bunlar için kınanmazlar.' (Mü'minun, 6) ayetini okudu ve arkasından sözlerini şöyle bağladı: Allah'ın kendisine helâl kıldığı eşin ve mülküne verdiği cariyenin ötesine geçmek isteyenler sınırı aşmış olurlar." (c.2, s.305)

Müt'a Ayetinin Ayetle Neshedildiğini Bildiren Hadislerden Örnekler

ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde, Ebu Davud'un Nasih adlı eserine, Ata kanalıyla İbn-i Münzir'e ve Nuhas'a dayanarak yer aldığına göre İbn-i Abbas, "O hâlde, ne zaman onlarla müt'a nikâhı yaptınızsa, ücretlerini bir farz olarak verin." ayetinin "Ey Peygamber, kadınları boşayacağınızda bekleme sürelerini gözeterek boşayın." [Talâk, 1] "Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç temizleme süresi beklerler." [Bakara, 228] "Aybaşı olmaktan ümit kestiğiniz kadınlarınız hakkında eğer şüpheye düşerseniz, onların bekleme süresi üç aydır." [Talâk, 4] ayetleri ile neshedildiğini söylemiştir. (c.2, s.140)

Yine ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde, Nasih adlı eserinde Ebu Davud, İbn-i Münzir, Nuhas ve Beyhaki, Said b. Museyyib'den şöyle rivayet ederler: "Miras ayeti müt'a nikâhı ile ilgili ayeti neshetmiştir." (c.2, s.140)

Yine ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Abdurrezzak, İbn-i Münzir ve Beyhaki İbn-i Mesud'dan şöyle rivayet ederler: "Müt'a nikâhı hakkındaki ayet neshedilmiştir; onu talak, sadaka, iddet ve miras ayetleri neshetmiştir." (c.2, s.140)

Yine ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Abdurrezzak ve İbn-i Münzir Hz. Ali'den şöyle rivayet ederler: "Ramazan orucu, diğer bütün oruçları, zekât diğer bütün sadakaları neshetti. Talak, iddet ve miras ayetleri müt'a nikâhını, Kurban kesmeye ilişkin ayet diğer bütün hayvan kesmeleri neshetti." (c.2, s.140)

Müt'a Ayetinin Sünnetle Neshedildiğini Bildiren Hadislerden Örnekler

Yine ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Abdurrezzak, Ahmed ve Müslim'e dayanılarak kaydedildiğine göre Sebra Cuheni şöyle diyor: "Mekke'nin fethedildiği yıl Peygamberimiz (s.a.a) müt'a evliliği yapmamıza izin vermişti. Bir gün kabilemizden biri ile dışarıya çıktık. Ben arkadaşımdan daha yakışıklı idim. O biraz çirkin idi. İkimizin de birer hırkası vardı. Benim hırkam eski, amca oğlumunki yeni ve alımlı idi. Mekke'nin tepesine vardığımızda genç kız gibi güzel bir kadınla karşılaştık. Kendisine 'Bizden birinin seninle müt'a nikâhı yapmasına var mısın?' diye sorduk. 'Karşılığında ne vereceksiniz?' diye sordu. Biz hırkalarımızı çıkarıp önüne serdik. Kadın ikimizi de süzmeye başladı. Arkadaşım onu bu durumda görünce 'Bunun hırkası eski, benim hırkam ise yeni ve alımlı' dedi. Kadın ise, 'Onun hırkası fena değil' dedi. Bunun üzerine ben kadınla müt'a yaptım. Biz Mekke'den henüz çıkmamıştık ki, Peygamberimiz (s.a.a) müt'a nikâhını yasakladı." (c.2, s.140)

Yine ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Abdurrezzak'a, İbn-i Ebu Şeybe'ye, Buhari'ye, Müslim'e, Tirmizi'ye, Nesei'ye ve İbn-i Mace'ye dayanılarak aktarıldığına göre Hz. Ali şöyle rivayet etmiştir: "Peygamberimizin (s.a.a) Hayber Savaşı günü müt'a nikâhını ve evcil eşek eti yemeyi yasakladı." (c.2, s.141)

Yine ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde İbn-i Ebu Şeybe'ye, Ahmed'e, Müslim'e dayanılarak kaydedildiğine göre Seleme b. Ekva şöyle diyor: "Peygamberimiz Evtas seferi yılında üç günlüğüne müt'a nikâhı yapmamıza izin verdi, üç gün sonra da onu yasakladı." (c.2, s.140)

İbn-i Arabi, Sahih-i Tirmizi'nin şerhinde İsmail'den, o da babasından, o da Zühri'den rivayet ettiğine göre Sebra, Peygamberimizin veda haccı sırasında müt'a nikâhını yasakladığını rivayet etti. Ebu Davud bu rivayeti naklettikten sonra, "Bunu Abdulaziz b. Ömer b. Abdulaziz, Rebi b. Sebre'den, o da babasından nakletti ve sözlerine şunları ekledi: Bu yasaklama veda haccı sonrasında ihramdan çıkıldıktan sonra gerçekleşti. Bu nikâh belirli bir süre için uygulandı. Hasan ise bu yasaklamanın kaza umresinde gerçekleştiğini söyledi." (c.5, s.50)

Yine bu kitapta verilen bilgiye göre Zühri, Peygamberimizin müt'a nikâhına Tebuk Savaşında son verdiğini söyledi." (c.5, s.50)

Ben derim ki: Görülüyor ki, müt'a nikâhının yasaklanma zamanı hususunda hadisler farklı içeriklere sahiptirler. Kimi onun hicretten önce, kimi hicretten sonra nikâha, boşamaya, iddete ve mirasa ilişkin ayetlerin inmesi ile yasaklandığını söylüyor. Kimi de bu yasaklamayı hicretten sonra Peygamberimizin gerçekleştirdiğini söylüyor. Peygamberimizin yasaklama tarihi olarak da kimi Hayber Savaşı yılını, kimi kaza umresini, kimi Evtas seferi yılını, kimi Mekke'nin fetih yılını, kimi Tebuk Savaşı yılını, kimi de veda haccı sonrasını gösteriyor. Bu yüzden, müt'anın birçok kereler yasaklandığı ve her rivayet bir defasını açıkladığı ileri sürülmüştür. Ama ravilerden Hz. Ali, Cabir, İbn-i Mesud gibi seçkin şahsiyetlerin, Peygamberimize gayet yakın olmalarına, onun hayatındaki önemli veya normal bütün gelişmeleri bilmelerine rağmen onun yasaklarından habersiz olabilecekleri insana mantıklı gelmiyor.

ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Beyhaki Hz. Ali'den şöyle rivayet eder: "Resulullah (s.a.a) müt'a nikâhını yasakladı. O zaten normal evlilik imkanı bulamayanlar için serbest bırakılmıştı. Evlenme, boşama, iddet ve karı-koca arasındaki miras hakkındaki ayetler inince müt'a nikâhına ilişkin hüküm neshedildi." (c.2, s.140)

Yine ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Nuhas, Hz. Ali'nin İbn-i Abbas'a "Sen şaşkının birisin. Peygamber müt'a nikâhını yasakladı." dediğini rivayet eder. (c.2, s.141)

Yine ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Beyhaki Ebuzer'den şöyle rivayet eder: "Müt'a nikâhı Resulullah'ın (s.a.a) sahabelerine sadece üç günlük bir süre için helâl kılındı. Arkasından Peygamber onu yasakladı." (c.2, s.141)

Sahih-i Buhari'de Ebu Cemre'den şöyle rivayet edilir: "İbn-i Abbas'a kadınları müt'a nikâhı yapmak meselesi soruldu. O da bunun caiz olduğunu söyledi. Fakat kölesi kendisine; 'Bu nikâh, kadınların kıt ve erkeklerle ilgili şartların zor olduğu günler için serbest bırakıldı.' deyince, 'Evet öyledir' dedi." (c.7, s.16, Beyrut baskısı)

ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Beyhaki Ömer'den şöyle rivayet eder: "Ömer bir hitabesinde şöyle dedi: Nasıl olur da bazı erkekler müt'a nikâhı yapıyor? Oysa Peygamberimiz bunu yasakladı. Bu nikâhı yapan biri bana getirilirse onu mutlaka recmederim." (c.2, s.141)

Yine aynı eserde İbn-i Ebu Şeybe, Ahmed ve Müslim Sebre'den şöyle rivayet ederler: "Peygamberimizin Kâbe'nin rüknü ile kapısı arasında ayakta şöyle dediğini gördüm: Ey insanlar, ben müt'a nikâhı yapmanıza izin vermiştim. Haberiniz olsun ki, Allah onu kıyamet gününe kadar haram kıldı. Kimin müt'a nikâhlısı varsa onu salıversin. Onlara verdiğiniz ücretten hiçbir şey geri almayın." (c.2, s.140)

Yine aynı eserde, İbn-i Ebu Şeybe, Hasan'dan şöyle rivayet eder: "Allah'a andolsun, müt'a sadece üç gün için uygulandı. Resulullah bu hususta onlara izin vermişti. Ne üç gün öncesinde, ne de sonrasında böyle bir şey yoktu."

Sahabe ve Müfessir Olan Tabiinden Müt'anın Caiz Olduğunu Savunanların Görüşünü Bildiren Hadislerden Örnekler

Tefsir-ut Taberi'de, Mucahid'in "O hâlde, ne zaman onlarla..." ayetinde müt'a nikâhının kastedildiğini söylediği yer alır. (c.5, s.9)

Yine aynı eserde Süddi şöyle diyor: "Bu ayette müt'a nikâhı kastediliyor. Bu nikâh şöyledir: Erkek, kadını belirli bir süre şartı ile nikâhlar. Bu süre sona erince erkek kadına artık dokunamaz. Kadının o erkekle ilişkisi bitmiş olur. Kadın, rahmini ondan temizlemesi yani iddet beklemesi gerekir. Bunların arasında miras yoktur. Yani bu erkek ve kadın birbirinin mirasçısı olamazlar." (c.5, s.9)

Sahih-i Buhari ile Sahih-i Müslim'de ve ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Abdurrezzak ve İbn-i Ebu Şeybe İbn-i Mesud'dan şöyle rivayet ederler: "Bizler Resulullah (s.a.a) ile birlikte savaştaydık. Eşlerimiz yanımızda yoktu. Peygamberimize 'Kendimizi kısırlaştıralım mı?' diye sorduk. Peygamber bizi bu işten sakındırdı. Bir kadınla elbise karşılığında belirli bir süre için evlenmemize izin verdi." Daha sonra Abdullah b. Mesud şunu ekledi: "Yüce Allah 'Ey müminler, Allah'ın size helâl kıldığı temiz şeyleri haram ilan etmeyin.' buyuruyor." (ed-Dürr-ül Mensûr, c.2, s.140. Sahih-i Buhari, c.7, s.4-5. Sahih-i Müslim, c.9, s.182)

ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde İbn-i Ebu Şeybe Nafi'den şöyle rivayet eder: "İbn-i Ömer'e müt'a nikâhı meselesi soruldu. İbn-i Ömer 'haramdır' dedi. Kendisine 'İbn-i Abbas buna fetva veriyor' dediler. İbn-i Ömer; 'Onu Ömer zamanında ağzına alsaydı ya' dedi." (c.2, s.141)

ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde İbn-i Münzir, Taberani ve Beyhaki Said b. Cubeyr kanalıyla şöyle rivayet ederler: "İbn-i Abbas'a dedim ki: 'Ne yaptın. Bütün atlılar senin fetvanı etrafa dağıttı. Hakkında şiirler yazıldı.' Bana 'Şairler ne dediler?' diye sordu. Kendisine 'şöyle de-diler' diye cevap verdim:

"Şeyhe meclisi uzayınca derim ki: / Dostum, İbn-i Abbas'ın fetvasına ne dersin? / Cinsel ilişki serbestliğinde üns tutacak kadına var mısın? / İnsanlar gelinceye kadar sana yataklık etsin."

Bunun üzerine İbn-i Abbas şöyle dedi: "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun! (Hepimiz Allah'tanız ve hepimiz O'na dönücüleriz.) Hayır. Vallahi ben buna fetva vermedim. Bunu kastetmedim. Ben müt'a nikâhını çaresiz durumda olanlar için helâl ilan ettim. Yüce Allah ölü etinin, kanın ve domuz etinin ne kadarını helâl kıldı ise, ben de müt'a nikâhının o kadarını helâl ilan ettim." (c.2, s.141)

Yine aynı eserde İbn-i Münzir, Şerid'in azat edilmiş kölesi Ammar'dan şöyle rivayet eder: "İbn-i Abbas'a müt'anın fuhuş mu, yoksa nikâh mı olduğunu sordum. 'Ne fuhuştur, ne de nikâh' dedi. 'Peki nedir?' diye sordum. 'Yüce Allah'ın dediği gibi, müt'adır' dedi. 'Kadının iddet beklemesi gerekir mi?' dedim. 'Müt'a yapan kadının iddeti bir aybaşı dönemidir.' dedi. 'Müt'a yapanlar birbirlerine mirasçı olurlar mı?' dedim. 'Hayır, olmazlar' dedi." (c.2, s.141)

Yine aynı eserde Ata kanalıyla İbn-i Münzir ve Abdurrezzak İbn-i Abbas'tan şöyle rivayet ederler: "Allah Ömer'e rahmet etsin. Müt'a nikâhı, yüce Allah'ın Muhammed ümmetine rahmeti idi. Eğer onu yasaklamasaydı, kötü kimse dışında hiç kimse zina yapmaya muhtaç olmazdı. O, Nisâ suresindeki 'O hâlde, ne zaman onlarla müt'a nikâhı yaptınızsa...' ayetine dayanıyor. Yani şu sürenin sonuna kadar şu ücretle kendilerinden yararlandığınız kadınlar demektir. Müt'a nikâhı yapan çift birbirinin mirasçısı olamaz. Süre dolduktan sonra eğer yeniden süre uzatmayı uygun görürlerse ne âlâ. Eğer ayrılırlarsa ne güzel. Aralarında nikâh bağı yoktur." Bu rivayeti nakleden Ata, 'İbn-i Abbas'tan, şimdi de müt'ayı helâl gördüğünü duymuşum' dedi." (c.2, s.141)

Tefsir-ut Taberi'de Hakem'den -ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde ise aynı rivayet Abdurrezzak'tan ve Nasih adlı eserinde Ebu Davud'dan- şöyle rivayet edilir: "Hakem'den bu ayetin mensuh olup olmadığı soruldu. 'Hayır, mensuh değil' dedi. Hz. Ali ise, 'Eğer Ömer müt'a nikâhını yasaklamasaydı, kötü kimseden başka hiç kimse zina yapmazdı' buyurdu." (Taberi, c.5, s.9. ed-Dürr-ül Mensûr, c.2, s.140)

Ömer'in Müt'ayı Yasakladığını İfade Eden Rivayetlerden Örnekler

Sahih-i Müslim'de Cabir b. Abdullah'tan şöyle rivayet edilir: "Biz gerek Peygamberimizin günlerinde, gerekse Ebu Bekir döneminde bir avuç hurma veya un karşılığında müt'a nikâhı yapardık. Bu uygulama Amr b. Hurays olayı üzerine Ömer'in bu nikâhı yasaklamasına kadar devam etti." (c.9, s.183)

Ben derim ki: Bu rivayet, İbn-i Esir'in Cami-ul Usûl (c.16, s.135), İbn-i Kayyım'ın Zad-ul Mead (c.2, s.205), İbn-i Hacer'in Feth-ul Bari (c.9, s.166-167) ve Muttaki'nin Kenz-ül Ümmal (c.16, s.523) adlı eserlerinde nakledilmiştir.

ed-Dürr-ül Mensûr tefsirinde Malik ve Abdurrezzak, Urve b. Zubeyr'den şöyle rivayet ederler: "Hule bint-i Hakîm adında bir kadın Ömer'in yanına girerek Rabia b. Ümeyye'nin doğurganlık çağında bir kadınla müt'a yaptığını ve kadının ondan hamile kaldığını haber verdi. Ömer, öfkesinden abası yerlerde sürüklenerek dışarı çıktı ve 'Bu o müt'adır. Eğer daha önce haber verseydin onu recmettirirdim' dedi." (c.2, s.141)

Ben derim ki: Bu rivayeti, Şafiî el-Ümm adlı eserde ve Beyhaki Sunen-i Kübra (c.7, s.206) adlı eserde nakletmişlerdir.

Kenz-ül Ümmal adlı eserde Süleyman b. Yesar'dan o da Hayseme'nin kızı Ümmü Abdullah'tan şöyle rivayet edilir: "Bir adam Şam'dan Medine'ye geldi ve bana misafir oldu. Bir gün bana 'Bekârlıktan sıkıldım. Bana bir kadın bul, onunla müt'a nikâhı yapayım' dedi. Ben de ona bir kadın buldum. Aralarında şartlaştılar ve adil şahitler huzurunda anlaştılar. Adam kadınla Allah'ın istediği bir süre beraber oldu. Sonra Medine'den ayrıldı. Ömer bu olaydan haberdar olunca birini göndererek bana bu olayın aslı olup olmadığını sordu. Ben de 'evet' dedim. 'Bir daha geldiğinde bana haber ver' dedi. Adam tekrar gelince Ömer'e haber verdim. O da birini göndererek adama 'Niçin bu işi yaptın?' diye sordu. Adam Ömer'e şu cevabı verdi: 'Ben bu işi Peygamberimizin (s.a.a) zamanında yaptım. O vefat edinceye kadar bunu bize yasaklamadı. Arkasından Ebu Bekir'in döneminde aynı şeyi yaptım. O da ölünceye kadar bize bunu yasaklamadı. Sonra senin zamanında aynı işi yaptım. Bize bunu yasaklama konusunda bir söz söylemedin.' Bunun üzerine Ömer adama şöyle dedi: Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ediyorum ki, eğer bu işi yasakladığımı bilerek yapmış olsaydın seni recmederdim. Nikâh ile fuhşun birbirinden ayırt edilmesini sağlayacak şekilde açık bir tutum takının." [Yani müt'anın fuhuşla açık bir farkı yoktur.] (c.16, s.522)

Back Index Next