Kur'an Ve Sünnette Hz. Ali (a.s) Sevgisi

Kur’an-ı Kerim'de bütün peygamberlerin Yaptığımıza karşılık insanlardan hiçbir şey beklemiyoruz, bize Allah'ın rızası yeter. buyurduğu söylenmekte, Resulullah'a (s.a.a) ise özel olarak Hak Teala hazretleri şu direktifi vermektedir:    De ki: Sizden, yakın akrabalarımı sevip saymanızdan başka hiçbir karşılık ve mükafat beklemiyorum.(Şûra, 23)    Burada son derece ilginç bir nokta vardır. Diğer peygamberler hiçbir karşılığı istemediği halde Allah Teala neden Resulullah'ın (s.a.a) insanlardan Yakın akrabamı sevip sayın. gibi bir talepte bulunmasını emretmiştir?    Bu sorunun cevabını yine Kur'an veriyor:    De ki: Sizden mükafat ve karşılık olarak istediğim şey de aslında yine sizin içindir, yararı yine sizedir, benim Allah rızasından başka isteğim yoktur. (Sebe, 47)    Ayette açıkça Karşılık olarak istediğim şey aslında bana değil, size yarayacak bir şeydir. buyrulmaktadır. Söylenmek istenen şey şudur: Benim Ehl-i beytime besleyeceğiniz sevgi, sizi kemal ve tekamüle götürecek bir bağdır aslında. İsmini karşılık ve mükafat koysam da gerçekte size benden ulaşacak olan nice hayırlardan biridir bu da! Çünkü Peygamberin Ehl-i beyti her nevi pislik, kötülük ve olumsuzluktan arınmış, tertemiz kılınmışlardır.    Hiç şüphesiz onları sevmek, insanoğluna, Hakka itaat ve faziletli olma gibi kazanımlar getirecektir; böylesine temiz ve günahtan arınmış bir Ehl-i beytin sevgisi elbette ki tıpkı hayat iksiri gibi etki gösterecek ve bireyin kemal bulmasını sağlayacaktır.    Bu ayetteki yakınların en bariz numunesi, hiç şüphesiz İmam Ali'dir, nitekim tanınmış alimlerden Fahr-i Râzi şöyle yazar:

Zemahşeri'nin Keşşaf'ında şöyle kayıtlıdır: Şûra suresinin 23. ayeti nazil olduğunda orada bulunan sahabeler Ya Resulullah, yakın akrabalarınız içinde kendilerini sevip saymamızın emrolunduğu bu insanlar kimlerdir, onları isimleriyle tanıtabilir misiniz bize? diye sordular. Resul-i Ekrem (s.a.a) buyurdu: Ali, Fatıma ve onların evlatlarıdır!

Söz konusu ayetten sonra bizzat hadis-i nebeviyle yapılan bu açıklama ayette geçen yakınların kim olduğunu göstermektedir: Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin hazretleri.  Onları sevmek hem Allah'ın emri, hem Resulünün (s.a.a) buyruğudur. Bunu vurgulayan pek çok nokta mevcuttur:    1- Şûra 23'te geçen Yakınlarıma sevgi ve saygıdan başka hiçbir şey ibaresi gayet açıktır. Burada şunun altını önemle çizmek gerekir: Resulullah'ın (s.a.a) Fatıma'yla Ali'ye (a.s) ve onların evlatlarına olan sevgisi sırf kan bağından doğan şahsi bir sevgiden ibaret değildir elbet.[1] Resulullah'ın (s.a.a) Fatıma'ya duyduğu ve açıkça beyan etmiş olduğu derin sevgi ve ilginin nedeni Hak Teala'ya olan fevkalade yakınlığı, emsalsiz iman ve takvası idi. Bundan dolayı Peygamberimiz (s.a.a) Fatıma'yı (a.s) pek sevmekte, ona özel bir ilgi ve saygı göstermekteydi. Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır; onu seven beni sevmiş, onu inciten beni incitmiş olur. buyurmaktadır. İmam Ali, Hasan ve Hüseyin'e (aleyhim'us selam) duyduğu derin sevgi de yine aynı türdendir ki bu hususta da İslam kaynaklarında sayısız hadis ve mütevatir rivayetler kayıtlıdır. Binaenaleyh onları sevmek, bizzat Allah Teala hazretlerinin emriyle bütün İslam ümmetine farz edilmiştir; Allah Teala hazretleri bunu pekiştirmek için Peygambere uyun, ona itaat edin, umulur ki böylelikle hidayete kavuşursunuz. buyurmaktadır. (A'raf, 158)Yine bu arada Ahzab suresinin 21. ayet-i kerimesinde şöyle buyrulur:    Andolsun sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resulü'nde güzel bir örnek vardır.Binaenaleyh ayet ve hadisle de sabit olduğu üzere Âl-i Muhammed olarak bilinen İmam Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'in (a.s) sevgisi bütün müslümanlara farz kılınmış bir sevgidir.[2]    İmam Ali (a.s) konusunda Resulullah'tan (s.a.a) ulaşan nice hadisler arasında, Ali'nin (a.s) sevgisini vurgulayan ve müminlerin onu sevmesini hatırlatan çok sayıda sahih hadis vardır ki bunlardan birkaçını aktarmanın yeterli olacağı kanaatindeyiz:    1- Tanınmış Ehl-i sünnet hadis ve tarihçisi İbn-i Esir, Resulullah'ın (s.a.a) Ali'ye (a.s) şöyle buyurduğunu yazar:    Ya Ali! Allah Teala hazretleri seni öyle şeylerle süsledi ki, Allah kulları nezdinde bunlardan daha güzeli yoktur: Sen dünyadan öylesine uzak duruyorsun ki ne dünya senden faydalanabiliyor, ne de sen dünyadan. Miskinlerle yoksulların dostluğunu bağışladı sana; onlar seni İmam olarak kabul ettiklerinden dolayı pek mutludurlar, ve sen onların bu tutumundan memnun. Ne mutlu seni sevene ve bu sevgide samimi ve sadık olana; yazıklar olsun sana düşman olup senin aleyhinde yalan söyleyene.[3]    2- Siyuti, Resulullah'tan (s.a.a) şu hadisi nakleder:Ali'yi sevmek iman, ona düşmanlık duymak nifaktır.[4]    3- Ebu Naim, Resulullah'ın (s.a.a) ensara şöyle buyurduğunu yazar: Size; benden sonra sapmamanız için kime sarılmanızı söyleyeyim mi? (Ensar evet deyince şöyle buyurdular:) Ali'ye sarılın! Bana gösterdiğiniz sevgi ve saygıyı ona da gösterin, Rabb'im, Cebrail vasıtasıyla bunu sizlere böylece duyurmamı emretti![5]    Ehl-i sünnet kaynaklarında hz. Ali'nin (a.s) sevgisi hakkında geçen bir diğer rivayette o hazretin çehresini seyredip sesini dinlemenin bile ibadet olduğu kayıtlıdır:    1- Taberi, Ümm'ül müminin Ayşe'den şöyle nakleder:Babam, sık sık Ali'nin çehresini seyreder, hayranlıkla ona bakardı. Bir gün Baba, Ali'nin yüzüne neden o kadar bakıyor, onu hayranlıkla seyrediyorsun? diye sordum. Kızım, Resululah'ın (s.a.a) Ali'nin simasını seyretmenin ibadet olduğunu buyurduğunu kendi kulağımla duydum. dedi. (Riyaz'un Nezire c:2 s:219) Aynı konuda diğer Ehl-i sünnet eserlerinde 20'ye yakın rivayet vardır).    2- İbn-i Hacer de yine Ayşe'den şöyle rivayet eder:Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: Kardeşlerimin en hayırlısı Ali, amcalarımın en hayırlısı Hamza'dır. Ali'yi anıp hatırlamak ve onun hakkında konuşmak bir ibadettir. (Sevâik'ul Muhrika, İbn-i Hacer s:74.) Ayrıca diğer Ehl-i sünnet kaynaklarında da aynı mevzuda 5 hadis vardır.    Hz. Ali, Allah ve Resulü indinde diğer insanların en sevileni ve en hayırlısıydı. Enes b. Malik şöyle rivayet eder:    Her gün, ensardan birinin büyük çocuğu Resululah'a (s.a.a) hizmet ederdi. Benim sıramın olduğu bir gün Ümm-ü Eymen kızarmış bir tavuk getirerek Ya Resulullah, bu tavuğu kendim aldım, kendim pişirdim, sizin için. dedi, bunun üzerine Resulullah (s.a.a) elini kaldırıp Ya Rabbi buyurdu, Bu yemeği benimle birlikte yemesi için kullarının en sevgili olanını bana gönder! Duanın hemen ardından kapı çalındı, hazret Enes, git kapıyı aç! buyurdular. Ben Keşke gelen ensardan biri olsa. diye geçirdim içimden. Kapıyı açtım, gelen Ali'ydi, Peygamberin önemli bir işi var. diyerek onu geri gönderdim, Peygamberin bu duası ve Ali'nin gelişi 3 kez tekrarlandı, üçüncü defasında Resulullah (s.a.a) Ey Enes, buyurdu, Git ve onu içeri al! Sen, kavmini seven ilk insan değilsin. Onun senin kavminden -ensardan- olmadığını biliyorum!Bunun üzerine mahcubiyetle gidip Ali'yi getirdim, oturup birlikte yemek yediler.[6]   Şehid Murtaza Mutahhari


[1] Resulullah'ın (s.a.a) onlara duyduğu sevginin nedeni, bizzat Allah Tealanın onları örnek insanlar olarak görüyor ve seviyor olması ve örnek insanlar olarak diğer müminlere tavsiye buyurmasıdır. Resulullah'ın (s.a.a) Fatıma'dan (a.s) başka evlatları da vardı, ama Allah Teala İslam ümmetini, onları sevmekle mükellef etmemiştir, sevgi ve saygısı farz olan isimler, bizzat Resulullah'ın (s.a.a) da açıklamış olduğu gibi Ali'yle Fatıma ve onların evlatlarıdır.

[2] Ehl-i sünnetin temel kaynak eserlerinden olan Fahr-i Râzi'nin Tefsir-i Kebir'i c:27 s:166 Mısır basımında konuyla ilgili daha birçok belge aktarılmıştır. Ayrıca Katade, Taberi ve Müstedrek-i Sahiheyn'de de yüzleri bulan belge kaydedilmiştir.

[3] Usd'ül Gabe c:4 , s:23.

[4] Kenz'ul Ummal, Siyuti'nin Cem'ul Cevâmi'si 6/156.

[5] Hilyet-ul Ulyâ 1/63. Bu husustaki hadisler pek çoktur. Kısa bir inceleme sonrası sadece Ehl-i sünnet kaynaklarında hz. Ali'yi sevmenin faziletleri hakkında 90'dan fazla hadis buldum. Şia kaynaklarından Meclisi'nin Bihar'ında 123 rivayet vardır ki yeni baskının Emir'ul müminini sevmek ve ona buğzetmek başlığı altında kayıtlıdır.

[6] Müstedrek-i Sahiheyn c:3 s:131. Bu olay Ehl-i sünnetin diğer sahih kaynaklarında 18'den fazla yerde ve değişik şahıslarca rivayet edilmiştir.