(14. âyetten sonuna kadar Medenîdir. 9. âyette aldananla aldatanın meydana çıkacağı kıyamet gününden bahsedildiği cihetle sûreye bu ad verilmiştir.)
1- Tenzîh eder Allah'ı, ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde, onundur saltanat ve tedbîr ve onadır hamd ve onun, her şeye gücü yeter.
2- O, öyle bir mâbuttur ki sizi yaratmıştır da sizden kâfir olan da vardır, inanan da ve Allah, ne yapıyorsanız görür.
3- Yaratmıştır gökleri ve yeryüzünü gerçek olarak ve size sûret vermiştir ve sûretinizi de en güzel bir tarzda meydana getirmiştir ve sonunda da dönülüp gidilecek yer, onun tapısıdır.
4- Bilir ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve bilir neyi gizlerseniz ve neyi açığa vurursanız ve Allah, gönüllerde olanı da bilir.
5- Daha önce kâfir olanların haberi gelmedi mi size? Yaptıkları işin vebâlini tattılar ve onlara elemli bir azap var.
6- Bu da, peygamberlerinin, apaçık delillerle onlara geldikleri halde onların, bir insan mı bize doğru yolu gösterecek deyip de kâfir olmalarından ve yüz çevirmelerindendir ve Allah da onlardan müstağnî olduğunu göstermiştir ve Allah, müstağnîdir ve hamde lâyık, odur.
7- Kâfir olanlar, sanırlar ki öldükten sonra dirilmeyecekler kesin olarak; de ki: Evet ve Rabbime andolsun ki elbette dirileceksiniz, sonra da ne yaptıysanız size haber verilecek ve bu, Allah'a pek kolaydır.
8- Artık inanın Allah'a ve Peygamberine ve indirdiğimiz nûra ve Allah, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır.
9- O gün, sizi toplantı günü için bir araya getirecektir ve bugün, aldananın, aldatanın, kâr ve ziyan edenin meydana çıkacağı gündür ve kim inanırsa Allah'a ve iyi işlerde bulunursa onun kötülüklerini örter ve kıyılarından ırmaklar akan cennetlere, ebedî kalmak üzere sokar onu; bu, pek büyük bir kurtuluş, kutluluk ve murâda eriştir.(1)
10- Ve kâfir olan ve delillerimizi yalanlayanlarsa cehennemliklerdir, ebedî kalırlar orada ve orası, dönüp varılacak ne kötü yerdir.
11- Hiçbir felâket, Allah'ın izni olmadıkça gelip çatmaz ve kim inanırsa Allah'a, o da, onun gönlüne doğru yolu ilhâm eder ve Allah, her şeyi bilir.
12- Ve itâat edin Allah'a ve Peygambere; yüz çevirecek olursanız artık Peygamberimize düşen vazife, ancak apaçık tebliğden ibârettir.
13- Bir Allah'tır ki yoktur ondan başka tapacak ve artık Allah'a dayansın inananlar.
14- Ey inananlar, şüphe yok ki eşlerinizin ve evlâtlarınızın bâzısı, düşmandır size, artık sakının onlardan ve bağışlar ve yüzlerine vurmaz ve suçlarını örterseniz artık bilin ki Allah, suçları örter, rahîmdir.(2)
15- Mallarınız ve evlâtlarınız, bir sınamadır size ancak ve Allah katındaysa pek büyük bir mükâfat var.
16- Artık çekinin Allah'tan gücünüz yettiği kadar ve dinleyin ve itâat edin ve mallarınızı harcayın hayır yolunda, sizin için hayırlıdır ve kimler, nefsinin hırsından, nekesliğinden korunursa artık onlardır kurtulanların, muratlarına erenlerin ta kendileri.
17- Eğer Allah'a güzel bir tarzda borç verirseniz o, verdiğinizi kat-kat arttırır size ve suçlarınızı örter ve Allah, iyilik edenlere fazlasıyla mükâfat verir, azaplandırmada da aceleci değildir.
18- Gizliyi de bilir, görüneni de, üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir.
(1) Toplantı günü, kıyamet günüdür.
(2) Hicrette ayalleri, evlâtları yüzünden gecikenler hakkında vahyedildiği rivâyet edilmiştir.