(İbn-i Abbas'a göre 82. âyeti Medenîdir. 13 ve 81. âyetleri, Medine'ye giderken vahy edilmiştir diyenler de vardır. Vâkıa, ansızın gelip çatacak büyük olay anlamına gelir. Sûrede kıyametten bahsedildiği için bu isim verilmiştir.)
1- Ansızın kopacak kıyâmet kopunca.
2- Kopacağına dâir söylenen sözlerde yalan yok.
3- Halkı alçaltır, yüceltir.
4- Yeryüzü şiddetli bir sarsıntıyla sarsılınca.
5- Ve dağlar, param-parça olunca.
6- Dağılmış zerre zerre toz haline gelince.
7- Artık üç bölük olursunuz siz.
8- Sağ taraf ehli, ama ne de sağ taraf ehli.
9- Ve sol taraf ehli, ama ne de sol taraf ehli.
10- Ve bir de ileri geçenler ki herkesi geçmişlerdir.
11- Onlardır mâbutlarına yaklaştırılanlar.
12- Naîm cennetlerinde.
13- Öncekilerin birçoğu.
14- Sonra gelenlerdense azı onlardan.
15- Altınlarla, mücevherlerle bezenmiş tahtlarda otururlar.
16- Onlara yaslanırlar, birbirlerine karşı.
17- İhtiyarlamıyan delikanlı hizmetçiler dolaşır etraflarında.
18- Kaynağından doldurulmuş şaraplarla dolu taslarla ve ibriklerle ve kadehlerle.
19- O şaraptan başları da ağrımaz ve sarhoş da olmazlar.
20- Beğendikleri meyvelerden.
21- İstedikleri kuş etlerinden sunulur onlara.
22- Ve onlara kara gözlü hûriler de var ki.
Sanki haznelerde saklanmış inciler.
24- Yaptıklarına karşılık.
25- Orada boş ve çirkin bir söz de duymazlar, günaha âit bir söz de.
26- Ancak, esenlik size, esenlik denir.
27- Ve sağ taraf ehli, ama ne de sağ taraf ehli.
28- Dikensiz sedir ağaçlarıyla.
29- Ve meyveleri birbirine yaslanıp istiflenmiş muz ağaçlarıyla dolu bir yerdedir onlar.
30- Ve uzayıp giden bir gölgelik.
31- Ve çağlaya-çağlaya akan sular.
32- Ve birçok meyveler.
33- Ne biter, zamanları geçer, ne yiyene yeme denir, yeter.
34- ve yüksek döşekler.
35- Şüphe yok ki biz, onların eşlerini de yeniden yarattık.
36- Onları, kız oğlan kız olarak halkettik.
37- Cilveli, şirin sözlü, eşlerine âşık ve onlarla yaşıt kıldık.
38- Sağ taraf ehli için.
39- Onlarda, evvelkilerden de birçok topluluk var.
40- Ve sonra gelenlerden de birçok topluluk.
41- Ve sol taraf ehli, ama ne de sol taraf ehli.
42- Onlar, iliklere kadar işleyen bir sam yeli içinde, kaynar sular içmedeler.
43- Ve karardıkça kararan bir dumanın gölgesindeler.
44- Ne bir serinlik var, ne bir güzellik var.
45- Bundan önce onlar, nîmetler içindeydi.
46- Ve büyük günahları yapmada ısrâr ederlerdi.
47- Ve biz derlerdi, ölüp bir yığın toprak ve kemik olduktan sonra mı dirileceğiz?
48- Yoksa önceden gelip geçen atalarımız mı dirilecek?
49- De ki: Şüphe yok, öncekiler de, sonra gelenler de.
50- Elbette bilinen günün muayyen ve mukadder vaktinde toplanacaksınız.
51- Sonra da siz ey yalanlayan sapıklar, şüphe yok ki.
52- Zakkum ağacının meyvesinden yiyeceksiniz elbet.
53- Derken karınlar, dolup şişecek.
54- Derken üstüne, kaynar su içeceksiniz.
55- Derken susuzluk illetine uğrayıp içecek-içecek de kanmayacaksınız.
56- Budur cezâ günü ziyâfetleri.
57- Biz yarattık sizi, hâlâ mı gerçeklemezsiniz?
58- Görmez misiniz rahîmlere döktüğüm bir katre suyu?
59- Siz mi yaratıyorsunuz onu, yoksa biz mi yaratmadayız?
60- Biz takdîr ettik aranızda ölümü ve kimse geçemez önümüze bizim.
61- Sizin gibi bir topluluk yaratıp yerinize geçirmek istersek ve sizi de, bilmediğiniz bir şekle döndürmeyi dilersek.
62- Ve andolsun ki ilk yaratılışı biliyorsunuz, biliyorsunuz da ne diye düşünmüyorsunuz?
63- Görmez misiniz ektiğiniz tohumu?
64- Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa biz mi bitirmedeyiz?
65- Dilersek elbette onu kurutup çer-çöp haline getirirdik de şaşırır-kalır, nâdim olur-dururdunuz.
66- Gerçekten de biz derdiniz, ziyan ettik.
67- Hayır, biz mahrûm olduk.
68- Görmez misiniz içtiğiniz suyu?
69- Siz mi yağdırıyorsunuz onu buluttan, yoksa biz mi yağdırmadayız?
70- Dileseydik onu tuzlu, acı bir su hâline getirirdik, hâlâ mı şükretmezsiniz?
71- Görmez misiniz çakmakla çakıp yaktığınız ateşi?
72- Siz mi onun ağacını meydana getiriyorsunuz, yoksa biz mi meydana getirmedeyiz?
73- Biz onu, cehennem ateşini bir andırma ve çöllerde konup göçenlere bir fayda olarak halkettik.
74- Artık pek ulu Rabbinin adını anarak tenzîh et onu.
75- Andolsun yıldızların yerlerine.
76- Ve şüphe yok ki bu, elbette pek büyük bir anttır bilseniz.
77- Şüphe yok ki bu, pek güzel ve şerefli Kur’ân'dır.
78- Saklanmış bir kitapta.
79- Ona, temiz olanlardan başkaları dokunamaz.
80- Alemlerin Rabbinden indirilmiştir.
81- Artık siz, bu sözü mü yalanlayacaksınız?
82- Ve o kitaptan nasîbiniz, yalnız onu yalanlamaktan ibâret mi olacak?
83- Hani can gırtlağa gelince.
84- Siz de o sırada bakar durursunuz.
85- Ve biz, ona sizden daha yakınız ve fakat göremezsiniz.
86- İnanmıyorsanız, cezâ görmeyeceğinizi sanıyorsanız.
87- O gırtlağa gelen canı geri çevirin bakalım doğru söylüyorsanız.
88- Artık o kişi yakınlaştırılanlardansa.
89- Artık ona huzur ve rahat ve rızık ve Naîm cenneti.
90- Ve ama sağ taraf ehlindense.
91- Artık esenlik sana sağ taraf ehlinden.
92- Ve ama yalanlayan sapıklardansa.
93- Kaynar suyla ziyâfet ona.
94- Ve cehenneme atılma.
95- Şüphe yok ki bu, haktır, gerçeğin ta kendisidir.
96- Artık pek ulu Rabbinin adını anarak tenzîh et onu.