İMAM SADIK (A.S)’A GÖRE KURAN-I KERİM

Resulullah (s.a.a) insanlara iki büyük ve değerli mirası (Kuran ve İtret) tanıttığı zaman, sapıklıktan kurtulmak için “Sekaleyn”e yapışmayı tavsiye etti. Ümmetinin kendisinden sonra imamlardan (a.s) ilham alması ve itret talebeliğiyle iftihar etmesi için, Ehlibeytini de Kuran-ı Kerim’in uzmanı olarak tanıttı.

İmam Sadık (a.s)’ın, Kuran’ın sapasağlam ipine sarılmayı, ondan faydalanmayı, ilahi kelamın bulunması gereken yerini bildiren çok latif sözlerinin ve güzel tavsiyelerinin bir kısmına işaret edeceğiz. Böylece Kuran ve velayet topluluğumuz Hz. Sadık (a.s)’tan olgu alabilsinler ve Kuran’ın hidayet pınarından susayan bedenlerini sulayabilsinler.

1- Kuran’ı Kerim, Allah Teala’nın tecelligâhıdır.

Allah’ın kelamı, Allah Teala’nın kudreti, ilmi ve hikmetinin cilvelerindendir. Kuran’ın ayetleri, ilahi azametin göstergeleridir. İmam Sadık (a.s), bilinçli gönüller ve gören gözlere Kuran’ı Kerim’in Allah Teala’nın cilvegâhı olduğunu buyurmaktadır:

(لقد تجلى الله لخلقه فى كلامه و لكنهم لايبصرون) [1]

Allah Teala, kelamında yaratıklarına tecelli etmiştir, fakat onlar Allah Teala’yı göremezler

2- Mükemmel Hazine

Kuran öğretisi sonsuzdur. Kuran’ın kendi tarifine göre(تبيانا لكل شيى‏ء)  dir. Her şeyin açıklayıcısıdır. Her bağ ve hikmetin, her hüküm ve kanunun, her ilim ve bilginin Kuran’da kaynağı vardır. Önceki kavimlerin başlarından geçenler, geleceklerin alınyazıları, göklerin ve yerin bilgisi için Kuran’a başvurmalı, Ehli Beyt’in yardımıyla bu kaynak ve hazineden kâmil bir şekilde istifade edilmeli. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Allah Teala eşsiz ve kadirdir. Size inzal ettiği kitabı, doğru söz ve mükemmel şeyleri içermektedir. Kuran’da sizin, sizden öncekilerin, sizden sonra geleceklerin ve aynı şekilde yerin ve göğün hayrı vardır…”

Diğer sözlerinde[2] Kuran’ın açıklayıcı beyan olduğuna işaret etmektedir:

(ان الله انزل فى‏القرآن تبيان كل شى‏ء، حتى و الله ما ترك شيئايحتاج العباد اليه الا بينه للناس...) [3]

Allah Teala Kuran’da her şeyin beyanını indirmiştir. Allah’a yemin olsun ki insanların ihtiyaç duyduğu hiçbir şeyi bırakmamış, onu insanlara açıklıkla bildirmiştir.

3- İlahi Sözleşme

Kuran’ı Kerim, insanlarla Allah Teala arasında sapasağlam bir sözleşmedir. Bu kitabın ayetleri, söz konusu sözleşmenin metnini açıklamaktadır. Sözleşmeyi göz ardı etmemeli, ona bağlı kalınmalıdır. Onun manasını ayak altına almamalı. İmam Sadık (a.s) bu sözleşme ve her gün ondan bir miktarının okunması hakkında şöyle buyurmaktadır:

 (القرآن عهدالله الى خلقه، فقد ينبغى للمرء المسلم ان ينظرفى‏عهده و ان يقراء منه فى‏كل يوم خمسين آيه‏)[4]

Kuran’ı Kerim, Allah Teala’nın kullarıyla anlaşmasıdır. Bu anlaşmayı hatırlamak ve ona uymak için amelde bulunmak gerekir. Allah Teala’nın kullarıyla misakı, ilahi hükümleri tanımak, Kuran’ın kıssalarından ibret almak, onun emirleriyle amel etmek ve ayetleri hakkında düşünmektir. İmam Sadık (a.s) Kuran’ı Kerim’i okumak istediği zaman sağ eline alır, Kuran’ın sözleşme olduğunu bildirir, insanın bu anlaşmaya bağlılığına işaret ederdi. İmamın (a.s) duasının içeriği şu şekildeydi:

“Allahım! Senin ahdini ve kitabını açtım. Allahım! Kitabına bakışımı ibadet olarak kabul et! Okumamı tefekkür, tefekkürümü de ibret kıl! Allahım! Bu kitabında açıklamalarından ibret alan, yasaklarından da yüz çevirenlerden kıl. Kitabını okuduğum zaman kalbimi ve kulaklarımı mühürleme, gözlerime perde çekme, okumamı düşüncenin içinde bulunmadığı boş bir şeye çevirme! Ayat ve hükümleri hakkında beni derinleştir ki dininin emirlerini alayım ve amel edeyim. Bu kitaba bakışımı gaflet ve okumamı boş ve meyvesiz bırakma!”[5]

4-İbret Aynası

Kuran’ı kerim ayetlerinde geçmiş kavimlerin başından geçenler zikredilmiştir. İman ve amel gölgesinde hakkın yolundan giden nice iyiler ve salihler mutlu oldular. Nice inatçılar da Allah’ı inkâr ve Allah’ın peygamberlerini yalanlamakla tuğyana ve fesada düşüp azabı hak ettiler. Kuran’ı Kerim hikâye ve kıssa kitabı değildir. Fakat insanların ibret ve öğüt almaları için fertlerin ve ümmetlerin hikâyelerini anlatmaktadır.

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

<عليكم بالقرآن! فما و جدتم آيه نجابها من كان قبلكم فاعملوابه، و ما وجدتموه هلك من كان قبلكم فاجتنبوه.» [6]

“Kuran sizin üzerinize olsun (size mübarek olsun)! Geçmişlerle ilgili bir ayetle karşılaştığınızda, onlar bu ayetin muhtevasıyla kurtuluşa ermişlerse, siz de onunla amel ediniz. Geçmişlerin helakiyle ilgili bir ayet gördüğünüzde siz ondan (helak eden amelden) uzak durunuz.

Kuran’ı kerim ayetlerinden bu şekilde yararlanma en faydalısı olup ferdi ve toplumsal amelde Müslümanları etkiler ve Kuran okuyanın hidayet kaynağı olur.

5- Ebedi Hüküm

İlahi hükümleri içerisinde barındıran Allah’ın dini ve Kuran ayetleri kıyamete var olacak. Haram ve helaller zamanın değişimiyle değişmezler. Allah’ın hükümleri yeni şartlara, onun veya bunun meyline göre değişmez. İmam Sadık (a.s) enbiyanın nurlu silsilesinin gönderilmesini açıklarken, Resulullah (s.a.a)’ın bi’seti dönemine ulaşınca şöyle buyurur: “Ta ki Muhammed (s.a.a) geldi, Kuran’ı, şeriatı ve Kuran’ın aydınlık yolunu getirdi. Onun helâlı kıyamete kadar helal, haramı da kıyamete kadar haramdır.”

Diğer bir konuşmasında[7], çağlara ve zamanlara göre Kuran’ın cereyanını, gecenin, gündüzün, ayın ve güneşin cereyanı gibi olduğunu ifade etti. İmam Sadık (a.s)’ın açıklamaları, Allah Teala’nın hükümlerini bir zaman için ve sınırlı bir an için düşünenler, mevcut asrı Kuran’ın hükümlerinin icrası için uygun görmeyenler, vahyin kanunlarını bugünkü insanlığın işlerinin düzenlenmesi ve topluluk için yeterli olmadığına inananların önlerini kesmektedir.

6- Sürekli Canlı ve Taze

Kuran’ın hükümlerinin, helal ve haramın ebedi olmasının yanında, bu kitabın derinliği, fesahati ve sağlamlığı zamanın geçmesiyle eskimemektedir. Onun öğretisi, bütün insanlar için, bütün zamanlarda parlak ve öğreticidir.

İmam Sadık (a.s) bir hadisinde Allah’ın kitabındaki bu sürekli sırra ve ebediliğe işaret etmektedir. Adamın biri Hz. İmam Sadık (a.s)’dan sorar: Neden Kuran, neşretmekle, okumakla ve araştırmakla daha taze ve daha canlı bir hale gelmekte, hiçbir zaman eskimemektedir?

İmam Sadık (a.s) cevaben şöyle buyurmaktadır:

<لان الله تبارك و تعالى لم يجعله لزمان دون زمان و لا لناس دون‏ناس فهو فى كل زمان جديد و عند كل قوم غض الى يوم القيامه.» [8]

Allah Teala onu belirli bir şahıs ve belirli bir zaman için göndermemiştir. Ondan dolayı Kuran, kıyamete adar her zaman taze ve her topluluğun yanında canlıdır.

7- Hıfzetmek, Öğrenmek ve Amel etmek

Her ne kadar Kuran’ın okunması ve hıfzının sevabı vardır ve önemli işlerdendir, fakat bununla Müslümanların sorumluluğu sona ermemektedir. Hıfz, amelle birlikte olmalıdır. Öğrenmek ve öğretmek Allah Teala’nın emirlerinin icrası kastıyla yapılmalıdır. Hz. Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır.

<الحافظ للقرآن، العامل به، مع السفره‏الكرام البرره‏» [9]

Kuran’ı hıfzeden ve onunla amel edenler yüksek makam sahibi elçiler ve ilahi iyilik elçileriyle (Mukarreb melekler) birlikte olacaklar.

Kuran’ı Kerim’i öğretmenin zarureti de Hazretin beyanatında zikredilmiştir. Şöyle buyurmaktadır:

<ينبغى للمؤمن ان لايموت حتى يتعلم القرآن او يكون فى تعلمه‏» [10]

Mümin’in Kuran’ı öğrenmeden, ya da öğrenmeye başlamadan ölmemesi en uygun olanıdır.

Kuran’ın hükümlerine bağlılık ve onunla amel etme İmam Sadık (a.s)’ın ifadelerinde şöyle beyan edilmiştir:

:<واحذر ان تقع من اقامتك حروفه فى‏اضاعه حدوده‏»[11]

Harfleri ikame yolunda hadleri kaybetmekten kaçın.

Kuran’ın şekli ve zahirine yapışanların çoğu Kuran’ın zahiri cilveleri gölgesinde amelde ondan uzak kalırlar. Kuran’ı Kerim’e böyle teşrifatlı, merasimli ve şekli bir yaklaşım, ilahi kelamın şanına uygun değildir.

8- Kuran’ın Tilavetinin Edebi ve Adabı

Kuran’ın okunmasının bir usulü vardır. Zahiri adab, misvak, abdest, tertil, güzel ses, kıbleye dönüş, Allah’ın kelamının hürmetini koruma… Aynı şekilde batıni adab, ruhi durumlar, kalbi yöneliş, Allah’ın kelamına inayet, huşuyu yakalamak, tefekkür, tilavetin etkisi gibi noktalar İmam Sadık (a.s)’ın sözlerinde oldukça fazla zikredilmiştir. Onlardan bazıları aşağıdaki gibidir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

Yanında Kuran okunduğu zaman, sessiz olmalı ve okuyanı dinlemelisin;

<اذا قرى‏ء عندك القرآن وجب عليك الانصات و الاستماع‏» [12]

Bu Kuran’i nükte, Araf suresinin 204. ayetinde zikredilmiştir.

(و اذا قرى‏ء القرآن فاستمعوا له و انصتوا)

Diğer bir sözünde Hz. Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurmaktadır: “Kuran yolu” nu tertemiz yapınız. Kuran’ın yolu nedir? diye sordular. Ağızlarınız! Buyurdular! Nasıl? diye sordular. Misvakla![13] buyurdular.

Diğer bir hadiste İmam Sadık (a.s) şunları dile getirmektedir:

Kuran okuyan kimsenin kalbi yumuşamazsa, okumanın karşısında huşu içerisine girmezse, içte hüzün ve korku duyguları taşımazsa, o Allah Teala’nın yüksek makamını düşük saymıştır. Rabbinin kitabının nasıl okunması gerektiğine, ayetlerine nasıl yaklaşılması gerektiğine dikkat et! Onun emir ve nehiylerine nasıl cevap veriyorsun, hadlerini ve tekliflerini nasıl uyup bağlı kalıyorsun? Hayır ve şer bildiren ayetlerde gevşeklik gösterme! Kuran’ın misalleri ve öğütleri hakkında düşün. Kıratın zahiri ve kelimeler seni hadlerinden uzaklaştırmaya sürüklemesin...[14]

Hüzün ile Kuran tilaveti, Allah’ın kelamının okuyucunun ruhu üzerinde tesirini gösterir. Edeb, tilavetin diğer adabındandır. İmam Sadık (a.s) buyurmuştur;

<ان القرآن نزل بالحزن فاقروه بالحزن‏»

Kuran hüzünle[15] birlikte nazil olmuştur. Siz de onu hüzünle okuyunuz.

9- Gençler ve Kuran

Çocukların ve gençlerin yüksek oranda Kuran derslerine katılmaları, değişik yerlerde gerçekleştirilen Kuran programları, yarışları, sergileri ve hafızlık müsabakaları güzel gelişmelerdir. Kuran’a muhabbet, gençlerin gönüllerini aydınlatıp hayatlarını güzelleştirdiği gibi onların temizliğe ve Hak Teala’nın yoluna doğru cezp edilmesine sebep olmaktadır.

İmam Sadık (a.s) buyurmaktadır: Mümin genç Kuran okuduğu zaman, Kuran onun kan ve etiyle hemdem olur. Allah Teala onu büyük meleklerle yoldaş yapar. Kuran kıyamet gününde onu (ateşten) korur:

<من قرئى القرآن و هو شاب مؤمن، اختلط القرآن بلحمه و دمه، وجعله الله مع السفره‏الكرام البرره و كان القرآن حجيزا عنه يوم‏القيامه.»[16]  

Yeryüzü insanının gökyüzünde yıldızları gördüğü gibi, Müslüman’ın içerisinde Kuran okuduğu ev, gökyüzü ehli tarafından nurani görünür.[17]

10- Diğer Nükteler

Yukarıda zikrettiğimiz gibi gibi Hz. Sadık (a.s)’ın söz deryasında Kuran-ı Kerim ile ilgili pek çok inciler vardır. Onları nakletmek oldukça zaman alır. Onların içerdiği özü ve hülasası bazı rivayetlerde zikredilmiştir.

İmam Sadık (a.s) Kuran’ı Kerim’in nasih ve mensuh, muhkem ve müteşabih ayetlere sahip olduğunu ileri sürer. Bu noktalara dikkat edenler Kuran’ı Kerim’den istifade edebilirler. Aksi takdirde ise yoldan çıkmakla beraber başkalarını yoldan çıkarmaya çalışırlar. Kuran’ın her harfine karşılık, on hasene mükâfatın verileceğini belirtir. Okunmayan ve üzeri tozlanan Kuran, kıyamet gününde Allah’ın huzurunda şikâyette bulunur. Kuran okuyanların cennet ve cehennem ayetlerini okuduklarında durup düşünmeleri doğru okumalarına delalettir. Ehli Beyt (a.s)’i Allah’ın kitabının varisleri ve insanlığın seçilmişleri olarak kabul eder ve bu aileyi Allah’ın vechi, ayetleri, beyanları ve hududu olarak yâd eder. İmamların velayetini Kuran’ın ve bütün semavi kitapların ekseni ve kutbu olarak tanıtır. Kuran’ı “Sekl Ekber” olarak adlandırıp onu hidayet ve karanlıkları aydınlatan nur, gözü ve kalbi açan ve görme kabiliyeti kazandıran, kalbe hayat bahşeden kaynak olarak kabul eder. Hazrete göre Kuran-ı Kerim, her sözün ve hadisin doğruluğunun ve hakikatinin ölçüsü ve senedidir.

Bizden sizlere nakledilenlerden Kuran’a muhalif olan şeyleri biz söylememişiz, siz de kabul etmeyiniz. Okuyucu Resulullah (s.a.a)’ın Ehli Beytini ilahi ilmin hazinedarları ve Allah’ın vahyinin açıklayıcıları olarak kabul eder. Kendi görüşüne göre tefsirde bulunmaktan uzak durur. Kendini göstermek ya da para kazanmak için kıraat okuyanı lanetler.

Yazımızın sonunda İmam Sadık (a.s)’tan Fecr Suresinin faziletleri ve o sureyi namazda okumamın sevabından bahsedilir.

<اقروا سوره الفجر فى فرائضكم و نوافلكم، فانها سوره‏الحسين بن‏على من قراءها كان مع الحسين فى درجته من الجنه‏»سوره فجر[18]

Fecr suresini farz ve sünnet namazlarda okuyun.  Çünkü o Hüseyin bin Ali’’nin (a.s) suresidir. Kim onu okursa Cenette imam Hüseyin (a.s) ile birlikte olup onun rütbe ve derecesinde bulunacak.   <والفجر» 

Allah Tela’nın yemidir.

Ali’nin (a.s) ailesinde bulunan hakkı aydınlatandır.

İmam Sadık (a.s)’a göre bu sure Hüseyin bin Ali (a.s) suresiyle ismiyle meşhurdur.[19]

İmam Sadık (a.s)’ın kılavuzluğunun gölgesinde ilahi vahyin pınarıyla daha fazla tanışalım ve “Kurani” görüp “Kurani yaşayalım.

Cevad Zülcelali

[1] Bahar’ul Envar, C 89, (Beyrut) S 107

[2] Kafi, C 2, S 599

[3] Bahar’ul Envar, C 89, S 81

[4] Vesailuş-Şia, C 5, S 849

[5] Bahar’ul Envar, C 95, S 5.

[6] El-Haya, C 2, S 116

[7] Kafi, C 2, S 18

[8] Bahar’ul Envar, C 89, S 15

[9] El-Haya, C 2, S 152

[10] Bahar’ul Envar, C 89, S 15

[11] Heman, S 155

[12] Vesailuş-Şia, C 4, S 861

[13] El Haya, C 2, S 158

[14] Bahar’ul Envar, C 89, S 207

[15] Vesailuş-Şia, C 4, S 857

[16] El Haya, C 2, S 164.

[17] Kafi, C 2, S 610.

[18] Burhan Tefsiri, C 4, S 457, Mecmuel Beyan C 5, S 481.

[19] Cevad’ı Muhaddisiden